Hüseyin Özer ile özel röportaj
Dünyaca ünlü Sofra restoranlarının sahibi Hüseyin Özer ile Londra’nın en işlek yerinden birinde olan St. Christphore Place’deki restoranında buluştuk. Londra’nın merkezinde iki yeni restoran açma hazırlığında olan Özer ile Türk yemeği, Londra’daki gastronomi kültürü ve gelecek projeleri üzerine konuştuk.
Hüseyin Özer, İngiltere’de döner kebabı restorantından kaldırarak Türk yemeğinin algısını değiştirmeyi başardı. Özellikle tuttuğu diyetisyenler ile, Türk yemeğini geliştirdi, sağlıklı ve lezzetli yemeklerle İngiltere’de gastronomi dünyasında kalpleri kazandı. Özer’in aralarında İngiltere kraliyet ailesi üyelerinin de bulunduğu dünyanın dört bir yanından gelen devlet adamlarından, aktör ve aktristlerinden oluşan geniş bir müşteri yelpazesi var.
Bize kendinizden bahseder misiniz?
1953 yılında Tokat’ın Reşadiye ilçesine dünyaya geldim. Anne ve babam ayrılınca çocuk yaşta Ankara’ya gitmek zorunda kaldım. İlkokula hiç gidemedim. Ankara’da çakmaklara benzin doldurarak 10 yaşındayken iş hayatına başladım.
Okuma yazmayı kendi kendime öğrendim. Restoranlarda komilik, bulaşıkçılık gibi işler yaptım. İstanbul’a çalışmaya gittiğimde kazandığım para ile bir İngilizce öğretmeni tutup özel dersler alarak 21 yaşında otobüsle İngiltere’ye geldim. Burada kebapçıda işe başladım ve İngilizce dersler almaya devam ettim. 3.5 yıl çalıştıktan sonra bir arkadaşımın da ortak yatırımı ile Londra’nın merkezinde kendi restoranımı açtım.
Ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde sağlıklı ve ekonomik yemekler yapmak için Cafe’leri icat ettim.
Sofra Restorantları Londra’nın en işlek ve popüler merkezlerinde Türk mutfağını ve misafirperverliğini 40 yılı aşkın bir süredir temsil ediyor. Şimdi yeni iki restoran açmak üzereyiz.
Londra’da ilk restorantımı açtıktan sonra kazandığım ilk para ile Hüseyin Özer Eğitim Vakfını kurdum. Gençleri yetiştirmek ve Türk mutfağını dünyaya tanıtmak en büyük dileğim.
Şimdi St Christophers Place’e yakın yine Londra’nın en işlek caddelerinden birinin üzerinde yan yana biri et diğeri balık restoranı olan iki mekan açıyorum. Restoranlarımı açar açmaz önünde kuyruklar oluştu. Bu iki restoranın da önünde kuyruklar olacağından hiç şüphem yok.
Şeflere, yurt dışında restoran açmak isteyenlere önerileriniz neler?
Şeflere Türk yemeği yapmaları ve Türk yemeğini geliştirmelerini öneriyorum. Fransızlar Fransız yemeği yapıyor, Çinliler Çin yemeği bizim şeflerimiz neden Fransız yemeği yapacağız diye yarışıyor. Bizim köklü bir tarihimiz ve çok zengin bir yemek kültürümüz var. Tek hayalim Dünyanın her yerinde Türk restoranlarının açılması ve dünyaya Türk yemeğinin tanıtılması. Para kazanmak en kolayı.
Başka projeleriniz var mı?
Doğduğum şehirde tarihi bir ev aldım ve orayı restore edip genç aşçılar yetiştirmeyi planlıyorum. Sadece aşçılar değil milyonerler yetiştiriyorum. Burada açacağım okuldan mezun olan gençlere milyoner olmayı ve Türk yemeğini hakkını vererek yapmayı öğreteceğim.
Türk mutfağını ve kültürünü her fırsatta en güzel şekliyle anlatan Özer, yıllardır restorantlarında Türkiye Turizm Bakanlığı tarafından yayınlanan dergi ve broşürleri ağırladığı müşterilere dağıtıyor. Ayrıca, ‘Sofra Cook book’ adlı ingilizce anlatımlı bir yemek kitabı var.
Dünyaca ünlü Discovery Channel tarafından başarılı hayatını anlatan görüntülü belgesel olarak hazırlanmış filmi pek çok dile çevrilerek çeşitli ülkelerde yayınlanıyor.
Yaptığı çalışmalar ile Türkiye’de ve İngiltere’de sayısız değerli ödüle layık görülen Özer, İngilizler’in en ünlü yemek programı olan Master Chef programında ustalığı ile büyük bir beğeni toplamış 2011 yılında Dünya Yemek ödüllerinde, yılın en başarılı, lider iş adamı seçildi.
65 yıllık başarılarla dolu bir ömre, çok şey sığdıran Hüseyin Özer, ülkesini İngiltere’de başarılı bir şekilde temsil ederek, yurtdışına Türk insanının başarı simgesi oldu.
GIAROSE Dergisi için yapmış olduğu bu özel röportajdan dolayı Aynur Tattersal'a çok teşekkür ederiz.