Yine mi sen? Yenilenmedin mi halen? Peki neden?
Kör kıskacıyla seni yakalamış o alışkanlıklardan,
Kısır döngülerde seni sıkıştırmış arkadaşlıklarından,
Seni senden almış o kırgınlıklarından, seni sen olmaktan çıkarmış o kızgınlıklarından,
Seni çokça yormuş o pişmanlıklarından, senden seni çalmış o yorgunluklarından,
Seni defalarca hırpalamış o bıkkınlıklarından,
Kendine yük ettiğin o hayal kırıklıklarından,
Seni dünün ile yarının arasında bırakıp da bugününü yaşatmayan o hoyrat kaygılarından,
Seni zerre umursamayan elalem takıntılı o yargılarından,
Ahh bir de hazımsızlık ile kıyaslanan hasetlere kandığın o toyluklarından,
Ve tekrar tekrar özdeğerini sorgulatan o adanmışlıklarından,
En çok da kendinle yüzleşmene engel olan o zaaflarından,
Sana kendini yabancılaştıran o düşmanlıklarından,
Tek taraflı o çırpınışlarından,
Anlamsız o sızlanışlarından,
Seni kendini bulmaktan alıkoyan tüm kaoslarından,
Vazgeçmedin mi bu yıl da yürekten?
Yazık öyleyse takvimlerdeki tarihe yüklenen anlamlara hepten!
Ne önemi var bulunsan da kalabalık ve şaşalı kutlamalarda fiziken…
Ya da eğlenceli mekanlarda, sofralarda fiilen.
Kadeh Tokuştursan,
Takıp takıştırsan,
Coşup oynasan,
Fazlaca konuşsan,
Sayısız plan yapsan ne fayda, değişmez ki netice!
Yine bakıyorsan yeni yıla aynı pencereden, kapatıp kaçıyorsan perdeyi tümden, kulak tıkıyorsan yeni fikirlere ve önerilere içten, ne anlamı var tüm bu telaşların yeni yıla girerken?
Aynı kimlikler ile girdikten sonra yeni yıla,
Ve hiç sorgulamadıktan sonra kim olduğun ile kim olduğunu sandığın arasındaki farkı layıkıyla…
Bir de bedel ödemeden hazır değilsen konfor alanından çıkmaya!
Dahası bağlamışsan benliğini sana değer katmayan anlamsızlıklara…
Yeni yıla girsen ne olur en gösterişli endamınla.
Zira sorar mıydı Fahrian Berotti,
‘’Her gün aynı elbiseyle dışarı çıkmaktan utanan insanlar neden her gün aynı düşüncelerle sokağa çıkmaktan utanmazlar ki?’’ sorusunu topluma derin bir farkındalıkla…
Kendine yeni bir sen borçlusun, unutma!
Eğer olmak istiyorsan kendini bulanlardan ve tüm kötülüğü ile ilkelliğine inat dünyanın ‘’kalmak istiyorsan olduğu gibi olanlardan’’ sorgulayacaksın öyleyse sana dayatılan kalıpların dışından, bakacaksın yüksek duvarlı kapıların ardından, kurtulacaksın özgünlüğünü katleden basma kalıp zincir halklarından!
Yoksa tekrarı olmayan zamanların bitişini kutlayan, merhabası olmayan zamanlara elveda demenin mutluluğunu yaşayan garip bir varlıktır işte ‘’sıradan’’insan!
Yeni yıl geldi, rakamlar eskidi, takvimler eksildi, halen sen misin aynı kafayla aynaya bakan?
Yine mi sensin, yeni yılda da uyuyan?
Uyan artık uyan.
Yeni bir sen için, tamam artık tamam!