Mükemmeliyetçi bir yapım var
Mükemmeliyetçi bir yapım var
Özellikle sosyal medya ve teknoloji kullanımının artmasıyla birlikte insanların yalnızlaşmaya ve daha az etkili iletişim kurmaya başladığını dile getiren Klinik Psikolog İrem Kileci bu durumun da insanları psikoterapiye yönlendirdiğini söylüyor.
Beyin antrenörlüğü yaptığım dönemden de kalan bir alışkanlık olarak tek düzeliğin insanı körelttiğini düşünüyorum. Bu yüzden de multidisipliner bir şekilde çalışmayı hedefliyorum. Öğleye kadar uzman klinik psikologluk görevini üstlenirken, öğleden sonra tamamen bambaşka bir dünya olan lojistik sektöründe görev alıyorum. ”
İnsanın sosyal bir varlık olduğunu ve konuşarak, anlaşılmaya ihtiyacı olduğunu anımsatan Klinik Psikolog İrem Kileci ile keyifle okuyacağınız bir söyleşi gerçekleştirdik…
İrem Hanım okuyucularımız için kendinizi tanıtır mısınız?
29 Mayıs 1994 tarihinde, Berin ve Ahmet Fikret Kileci çiftinin ikinci çocuğu olarak Gaziantep’te dünyaya geldim. İlk kişisel gelişim serüvenim 11 yaşındayken Sanko Okullarında okurken katıldığım Öğrenen Okullar Projesi ile başladı. “İyilik Damlacıkları” isimli grubun üyesi oldum. 11 yaşındayken aldığım “Yaşam Koçluğu” eğitimi ile çeşitli sosyal sorumluluk projelerinin içinde görev almaya başladım. Lisedeyken katıldığım bir başka proje ile 6 ay boyunca huzurevinde gönüllü olarak çalıştım. Çocukluğumdan beri gelen insanlara yardım etme duygusu ve iletişim yeteneklerimin kuvvetli olması doğrultusunda psikoloji alanına yöneldim. Üniversite yıllarımdan bu yana disiplinli olmayı ve idealleri doğrultusunda hareket etmeyi tercih eden mükemmeliyetçi bir kişilik yapım var. Mükemmeliyetçi kişilik yapımın doğrultusunda okurken çalışma hayatına atıldım. Önce özel bir klinikte stajyer psikolog olarak görev aldım, daha sonra beyin antrenörlüğü yaptım. Onur belgesi alarak üniversiteden mezun olduktan sonra psikoloji alanın zorunluluğu olan hastane stajlarımı yaptıktan sonra yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisanstan mezun olur olmaz hastanede çalışmaya başladım. Yaklaşık 2 yıldır hastanede çalışıyorum. Eylül ayından bu yana part time olarak aile şirketimizde de görev almaya başladım.
Eğitiminizden bahseder misiniz?
İlkokul, ortaokul ve liseyi Özel Sanko Okullarında okuduktan sonra İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi’nde İngilizce Psikoloji okudum. Özel bir klinikte stajyer psikologluk, Forbrain Learning Center’da stajyer beyin antrenörlüğü, Özel Fransız Lape Hastanesi’nde, Özel Balıklı Rum Hastanesi’nde stajyer psikolog olarak görev aldım. Üniversite hazırlık sınıfındayken Bahçeşehir Üniversitesi Washington DC hazırlık kampüsünde İngilizce eğitimi aldım. 2017 yılında San Francisco’da 4 ay boyunca ileri seviye İngilizce eğitimi aldım ve sertifikamı
almaya hak kazandım. Bahçeşehir Üniversitesi’nde okurken Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) eğitimi aldım. Hasan Kalyoncu Üniversitesinde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansımı tamamlarken; özel bir kreşte Yönetici/Psikolog olarak görev aldım. Daha sonra zorunlu olan hastane stajını Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2 ay zorunlu 2 ay gönüllü olarak tamamladım. Dışarıdan özel olarak çocuk testleri eğitimi, nöropsikolojik test eğitimleri, Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimleri, Yeme Bozuklukları’nda Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimlerini Türk Psikologlar Derneği tarafından kabul edilen kişi ve kurumlardan aldım. Şu anda da açık öğretimden lojistik okuyorum.
Kendi içinde farklı uzmanlık alanları var mı? Sizin daha çok yöneldiğiniz bir alan…
Ben hem yetişkin hem de çocuklar ile çalışıyorum. Ağırlıklı olarak ergenler ile daha iyi anlaştığımı gözlemliyorum. Bunun yanında yetişkin grubu kadınlar ile de anlaşabiliyorum. Öğrencilik yıllarımdan beri hep çok yoğun ve disiplinli olduğum için artık sistemime farklı iş alanlarını da ekledim ve aile şirketlerinde görev almaya başladım. Beyin antrenörlüğü yaptığım dönemden de kalan bir alışkanlık olarak tek düzeliğin insanı körelttiğini düşünüyorum. Bu yüzden de multidisipliner bir şekilde çalışmayı hedefliyorum. Öğleye kadar uzman klinik psikologluk görevini üstlenirken, öğleden sonra tamamen bambaşka bir dünya olan lojistik sektöründe görev alıyorum. Çocukluğumdan beri üretimin ve ailemden dolayı iş dünyasının içinde olduğum için bu farklılığın beni dinç tuttuğunu düşünüyorum.
Günümüzde psikologlara bakış açısı gün geçtikçe değişiyor. Eskiden insanlar size başvurmakta çekinirken şu an daha sık başvurur oldular. Siz bu konuda ne söyleyeceksiniz?
Popüler kültürün gerektirdiği bir durum olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya ve teknoloji kullanımı arttıkça insanlar yalnızlaşmaya başladı ve daha az etkili iletişim kurmaya başladı. Bu durumda insanları psikoterapiye yönlendiriyor. Çünkü insan sosyal bir varlıktır ve konuşarak, anlaşılmaya ihtiyacı vardır. Günümüzdeki dizilerin de buna katkısı büyük, insanlarda merak oluşturdu.
Sizin kendinizi rahatlatmak için kaçış noktalarınız/keyif alanlarınız var mı?
Yürüyüş yapmaktan, müzik dinlemekten çok hoşlanırım. Fiziksel aktivite ile mutluluk hormonu salgılanması için egzersiz yapmayı tercih ediyorum. Aynı anda birçok farklı diziyi, filmi, kitabı takip etmeyi çok severim. Çok iyi bir belgesel ve youtube izleyicisiyimdir. Her an etrafımda açık olan bir video vardır, beynimi sürekli bir şeylerle meşgul etmeyi çok severim. 5 yaşından beri her kış düzenli olarak kayak yaparım. Yazın fırsat oldukça deniz kenarında olmaktan büyük keyif alırım. Her zaman kendimi bir şeylerle meşgul etmeye çalışırım.
“Sosyal medya ve teknoloji kullanımı arttıkça insanlar yalnızlaşmaya başladı ve daha az etkili iletişim kurmaya başladı. Bu durumda insanları psikoterapiye yönlendiriyor. Çünkü insan sosyal bir varlıktır ve konuşarak, anlaşılmaya ihtiyacı vardır. Günümüzdeki dizilerin de buna katkısı büyük, insanlarda merak oluşturdu.”