Her insanın vücudu eşsiz bir tasarımdır
Merhabalar sevgili Giarose okurları, dergimiz hızla büyüyor ve her geçen gün yeni birçok okurla tanışıyor. Bu sayımızda bizim kadar hızla gelen, içimizi bir anda ısıtan bahar aylarında en çok kafamıza takılan sorulardan biri olan güneşin faydalı ve zararlı etkilerini kısaca yazmak istedim.
Güneş kendini göstermeye başladıktan sonra D vitamini sentezlediğimiz bu ışınları alsak mı yoksa güneş koruyucularla kendimizi zararlı etkilerden korusak mı diye düşünürüz. Aslında ‘denge’ tüm bu soruların cevabı olabilir.
Güneşin faydaları deyince aklımıza ilk gelenlerden biri olan D vitamininin son yıllarda oldukça önemli olduğu kanıtlanmıştır. Eskiden D vitamini dendiğinde aklımıza sadece kemik sağlığı gelirdi. Fakat artık bağışıklık, kanser, astım, diyabet gibi birçok alanla bu vitaminin bir bağlantısı olduğunu biliyoruz. Eksikliğinde dışardan takviye etmek mümkün olsa da, eğer şartlar uygunsa en doğalı vücudumuzun sentezlediği yolu seçmek olacaktır. D vitamini sentezlemek için güneşin UVB ışınlarına ihtiyaç duyarız. Önerilen; öğle saatlerinde ortalama 30 dakika güneş ışığı almaktır. Ensenizi ve sırtınızı gölgeleyecek bir şapka kullanımıyla güneş koruyucu sürmeden alınan güneş ışığı, bahar ve yaz aylarında D vitamini sentezlememize yardımcı olur. Ciltte sentezlenen kolekalsiferol isimli madde, yağ bezleri ile cildin yüzeyine çıkar ve 48 saat içinde tekrar emilerek kana geçer. Bu sebeple uygun şekilde güneşlendikten sonra özellikle yüz, kol, omuz ve bacak gibi güneş gören bölgeleri sabunla ovmamak ve ılık suyla duş almak gerekir.
Güneşin zararlı etkilerinden bahsedecek olursam, en önemlisi melanomlar yani cilt kanserleridir. Bir diğeri cildimizde özellikle de yüzümüzde oluşan lekelerdir. Cilt kanserine yatkınlık sıralaması birçok araştırmada farklı olsa da ortak kanı doğum lekesi olanlar, benleri olanlar ve açık tenlilerin hassasiyetinin daha fazla olduğudur. Cilt bariyerinin zayıf olduğu bölgelerde güneş lekeleri oluşabilir ve bunlar hormonal değişiklikler, yanlış ürün uygulamaları ve cilde yapılan agresif yaklaşımlarla kalıcı hale gelebilir. Güneşin UVA, UVB ve UVC diye adlandırılan ışınlarından, ozon tabakasını geçerek bize gelen UVA ve UVB’dir. UVA brozlaşmayı sağlarken, bir taraftan cilt kanserine yol açabilecek zararlı etkilere sahiptir. UVA’nın dalga boyu uzun olduğu için gölgede dahi etkisini gösterebilir, yani bir plaj tatilinde gölgede bile bronzlaşmak mümkündür. UVB ise daha az zararlı etkilerinin yanında D vitaminini sentezlememize yardımcı olur ve cilt kanseri önleyici etkileri vardır. UVB’nin dalga boyu kısadır ve güneş ışınını direk aldığımız saatlerde, cildimizin doğrudan güneş gören bölgelerinde D vitamini sentezlenebilir.
Piyasadaki güneş koruyucuların çoğu UVA/UVB filtrelidir. Bu kremlerin amacı cildi güneşin tüm zararlı ışınlarından korumaktır. Doğru zamanda ve şekilde sürüldüğünde hem yüzde hem vücutta beklenilen etkiyi gerçekleştirir. Herhangi başka bir hastalığın engel olmadığı durumlarda, güneşten maximum faydayı sağlayabilmek için bahsettiğim şartlarda (güneş koruyucusuz) öğle saatlerinde kısa bir süre alınan güneş ışığı ve diğer tüm aydınlık zamanlarda 3-4 saatte bir tekrarlanacak temiz içerikli bir güneş kremiyle keyifli bir yaz geçirmek mümkün olabilir.
Her insan vücudu eşsiz bir tasarımdır; ruhun, bedenin ve doğanın mükemmel bir uyum içerisinde olduğu keyifli, sağlıklı ve güneşli günler diliyorum. Görüşmek üzere…