Hayat varılacak yer değil, gidilen yoldur
Hayat varılacak yer değil, gidilen yoldur
Gaziantep’in genç kuşak eczacılarından Yağmur Bircan Güler. Eczacılığın sadece ilaç satmak olmadığına inanan, aroma terapiden tamamlayıcı tıbba, gıda takviyelerinden anne bebek bakımına kadar pek çok konuda eğitimler almış başarılı ve öğrenmeye hala doymamış bir eczacı.
Kendisiyle yaşamı, ailesi, mesleği, sağlık ve tabi ki alternatif ilaç ve tedaviler üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Şifa olsun.
Yağmur Hanım kendinizi tanıtır mısınız?
Merhabalar, ben Ecz. Yağmur Bircan Güler. 1988 yılında Gaziantep’te doğdum. 5 yıldır evliyim ve 2,5 yaşında bir oğlum var. Beni tanıyanlar bilir, hayatımda en önem verdiğim kavramlar doğru iletişim ve samimiyettir. Bu ikisini yaşamın temeline koyduktan sonra dünyanın daha yaşanılabilir bir yer olacağını düşünüyorum. Yaklaşık 15 yıl farklı takımlarda voleybol oynadım. Voleybol bana; beden ve ruhun dengesini kurmayı, bu dünyada hiçbir sayının ve zaferin tek başına kazanılamayacağını ve bunun hayatın her anında önemli olduğunu öğretti.
Eğitiminizden bahseder misiniz?
Ortaokul ve lise eğitimimi Özel Gaziantep Kolej Vakfı Ortaokulu ve Fen Lisesinde tamamladım. Lise son sınıfta bir değişim programıyla kısa süreliğine Almanya’ya giderek oradaki eğitim sistemini görme şansı yakaladım. Arkasından 2006-2011 yılları arasında Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde eczacılık eğitimimi aldım.
Mesleğinize başlangıcınız ve eczanenizden
bahseder misiniz?
Mezun olduktan sonra yaklaşık 5 yıl Özel SANKO Hastanesi Eczanesi’nde Mesul Müdürlük yaptım. 2017 yılında merkezden uzakta bir bölgede eczane açtım ve kendi eczanemde mesleğimi icra etmeye başladım. 4 yıl sonra yer değiştirerek daha merkezi bir bölgeye taşındım. 1 yıldır önceki eczaneme göre daha büyük ve gelen hasta ya da danışanlarımın tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, daha kaliteli hizmet verebileceğim bir alanda hizmet veriyorum.
İyi bir eczacının sahip olması gereken en temel özellikler nelerdir? Sonuçta insanlar bazı problemleri için ilk size başvuruyor ve sizin yönlendirmeniz çok çok önemli, neler söylemek istersiniz bu konuda?
Eczacılar her zaman sağlıkla ilgili olsa da olmasa da fikir danışılan kişiler olmuştur. Bu yüzden iletişimin ve samimiyetin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Eczanelerimize sağlık problemleriyle gelen hastalarımızı ilk olarak uygun hekime yönlendiriyoruz. Danışanlarımıza kullanacağı takviye ya da cilt bakım ürünleriyle ilgili yönlendirme yaparken de kişinin ihtiyaçlarını, sorunlarını, beklentilerini dinleyip, sonuç odaklı ve kişiye özel tedavi destek planları yapmaya çalışıyoruz. Hastalarımıza ve danışanlarımıza ayırdığımız zaman ve verdiğimiz doğru bilgiler, bizi iyi bir eczacı olmanın yanında bir insanın hayatına olumlu anlamda dokunuyor olmamız nedeniyle, iyi de bir insan yapar bence. Ve samimiyetle birine yardımcı olmak insana en iyi gelen şeydir. Bilimsel olarak da sosyal ilişkileri güçlü insanların daha fazla mutluluk hormonu salgıladığına dair çalışmalar vardır. Paylaştığında artan tek şey mutluluk derlerdi eskiler, bu kanıtlandı.
Ayrıca bizler, üniversitede etken madde ve ilaç/ürün teknolojisi alanında en kapsamlı eğitimi alan meslek grubuyuz. Bu anlamda ilaç kadar gıda takviyesi ve kişisel bakım ürünleri ile alakalı yenilikleri ve güncel bilimsel çalışmaları takip etmek ve danışanlara iletmek aslında biz eczacıların görevidir.
”Her insan vücudu eşsiz bir tasarımdır.” diyorsunuz, bu tasarımdan biraz bahseder misiniz?
Hepimiz kendimize özgü fizyolojimiz, biyolojimiz ve psikolojimiz ile eşsiziz. Biraz açacak olursam her birimizin vücudu, organları, damarları, hücreleri, yani totalde organizasyonu birbirinden farklıdır. Sağlıklı olma hali aslında milyonlarca farklı sistemin bir uyum içerisinde çalışması olarak da adlandırılmıştır. Aynı dünyadaki bu kadar
farklı insanın bir uyum içerisinde yaşaması gibi. Sağlıklı bir dünyada yaşamak için önce kendi sistemimizi tanımamız ve dengelememiz şart diye düşünüyorum. Bu, yaşadığımız ilişkilerdeki enerjimizi, dolayısıyla da psikolojimizi doğrudan etkileyen önemli ve pozitif bir faktör.“Eczanelerde sadece ilaç ya da ilaç benzeri tıbbi ürünler bulunuyormuş gibi düşünülüyor. Ancak son 10 yılda hızla ilerleyen tıp ve teknoloji alanındaki çalışmalar; gıda takviyeleri, kişisel bakım ürünleri, dermo kozmetik gibi ilaç dışı ürünlerin raflardaki çeşitliliğini artırdı.”
Kişisel bakımın ve kişiye özel tedavinin en önemli kuralı budur. Karşımıza gelen her insan kendine özgü bir değerlendirmeyi hak eder. Aslında her birimiz kendi eşsiz tasarımımızı geçmişimizden bugüne tanımalıyız. Bence en sağlıklı yolculuk böyle başlar. Kendimizi ne kadar doğru tanıyıp ne kadar açık ve net anlatırsak; ihtiyaçlarımız o kadar açığa çıkar ve bu organizasyondaki eksikler hızla giderilebilir. Örneğin; çoğunluğun sabah uyanırken zorlanma, gün içinde yorgun hissetme, saç dökülmesi, ciltte leke problemi gibi şikayetleri vardır. Ancak her yorgun hissedenin D vitamini kullanması gerekmeyebilir. Ya da her cilt lekesi aynı yöntemlerle çözülmez, mutlaka danışan geçmişini öğrenmek gerekir. Daha da önemli bir şey söyleyeyim; bir hastada aynı anda magnezyum, çinko, D vitamini, B12 vitamini, selenyum, vb gibi birçok takviyeye ihtiyaç olabilir. Ancak ürünler öncelikli ihtiyaçlara göre sıralama yapılarak ve hasta uyumu göz önünde bulundurularak ve kişiye uygun kombinasyonlar yapılarak önerilmelidir. Danışanlarımıza önerdiğimiz ürünler, kişinin günlük olarak kullanamayacağı adetlere ulaşırsa yaptığımız planlamanın hiçbir anlamı kalmaz.
Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz kollajen takviyeleri için de durum benzer aslında. Kollajen vücudumuzda sıklıkla cilt altında ve eklemlerde bulunan bir proteindir. Cilt için ve eklemler için kullanılması gereken kollajen tipleri de değişkenlik gösterir. 25’li yaşlardan itibaren pamuk bir yastığa benzetebileceğim bu proteinler, her yıl % 1 civarında yıkılmaya başlar. Menopoz dönemiyle birlikte bu yıkım yılda %5’lere çıkar. Hepimizin kullanacağı kollajen miktarı, yanında kullanılması gereken destekleyici vitamin ve minareller farklılık gösterebilir. Kişiye özel değerlendirme bu noktada devreye girer. Kollajen çok ayrıntılı ve talep gören bir alan olduğu için bu konuyu sonraki yazılarımda uzun uzun anlatmak için heyecanlanıyorum.“Karşımıza gelen her insan kendine özgü bir değerlendirmeyi hak eder. Aslında her birimiz kendi eşsiz tasarımımızı geçmişimizden bugüne tanımalıyız. Bence en sağlıklı yolculuk böyle başlar. Kendimizi ne kadar doğru tanıyıp ne kadar açık ve net anlatırsak; ihtiyaçlarımız o kadar açığa çıkar ve bu organizasyondaki eksikler hızla giderilebilir.”
Hayat varılacak yer değil, gidilen yoldur demişler, katılıyorum, kendini tanıma yolculuğu sadece size özel eşsiz bir yol. Keyifli ve sağlıklı yolculuklar dilerim. Görüşmek üzere…