Meissen Porselen ''Beyaz Altın''
Meissen Porselen ''Beyaz Altın''
Meissen porseleni, Dresden porseleni ya da Saksonya porseleni olarak da bilinir. Bu ünlü porselen markasının güzel bir var oluş hikayesi var.
Saksonya Dükü ve Polonya Kralı olan August der Starke, ününü çok duyduğu simyacı J.F. Böttger’i Dresden şehrine getirtir ve onu bir zindana kapatarak becerileri ile altın yaratmasını ister. 7 yıl boyunca kilit altında kalan ve doğal olarak altın üretemeyen Böttger, yaptığı çalışmalar neticesinde oldukça revaçta olan Çin porselenlerinden daha kaliteli, sert bir porselen elde etmiş ve Kral August’u bunun en az altın kadar değerli olduğuna inandırmıştır.
August bu beyaz, sağlam, sert ve kaliteli porselene ‘Beyaz Altın’ adını verdi ve 1710 yılında, Dresden yakınlarındaki Meissen adlı küçük kasabada, Kraliyet Saksonya Porselen fabrikasını kurarak üretime geçti. ‘Beyaz Altın’ sayesinde hem çok para kazandı hem de porselenlerinin ünü dünyaya yayıldı.
Günümüzde, yüzyılların hiçbir şey değiştirmediği Avrupa porseleninin doğduğu bu kasabada, surlarla çevrili Albrecht Şatosu, Elbe Nehri kıyısında tüm ihtişamıyla ayakta duruyor. Şato, hala porselen üretimine dair tüm sırları saklamaktadır.
Çin porseleniyle eşdeğerdeki gerçek porselenin gizemini, 1707’lerde simyacı Johann Friedrich Böttger ve daha önceki çalışmaları sırasında türünün bilinen en sert örneği olan gözeneksiz bir seramik üretmeyi başaran ünlü fizikçi Ehrenfried Walther von Tschirnhaus keşfettiler.
Böttger, 1719’da ölümüne kadar Meissen fabrikasının ilk üreticisi ve ilk tasarımcısıydı.
Ressam ve renk kimyası uzmanı Johann Gregorius Höroldt’ın Meissen bünyesine katılmasıyla, 1720’lerde değişik renklerde porselen üretilmeye başlandı. Avrupai bir tasarım duygusuyla yeni bir süsleme tarzı geliştirildi. Doğadan ve resimlerden çiçek motifleri, Antoine Watteau, Johannes Elisa Riddinge, François Bouceur ve Philips Wouverman’dan kopye edilen desenler ve manzara resimleri Meissen porselenlerini süslemeye başladı.
Ressam Höroldt, desenlerinde en iyi görsel efekti sağladığı için düz ve kabartma porselen yüzeylerini tercih etti. “Höroldt chinoserie” olarak anılan Çin ve Japon yaşamını tasvirleyen manzara resimleri, Hint tarzı süslemeler Rokoko akımının etkisinde, Avrupai bir anlayışla yeniden yorumlandı.
Meissen porseleni en parlak dönemini ise 1731’den sonra, modelleri heykelci Johann Joachim Kändler’in tasarladığı sıralarda yaşadı. Kändler, Meissen 18. yüzyılın en önemli seramikçilerinden biri olarak kabul edilir. Tasarımları muhteşemdir. Kändler’in tek başına, kuğulardan sincaplara kadar 1000’den
fazla farklı hayvan figürü oluşturduğu düşünülüyor. Bu dönemin en çok kullanılan tasarımları, 21 maymun müzisyen ve bir orkestra şefinden oluşan figür grubuydu. Bunlar, en az Meissen palyaço, cüce ve kambur figürleri kadar koleksiyonerler tarafından sevildi.
1737-41 arasında Kändler ve Johann Friedrich Eberlein, fabrika yöneticisi Brühl Kontu Heinrich için, birlikte üstü kuğu ve su perisi figürleri ile bezeli, 2 bin 200 parçalık ‘Swan’ adını verdikleri bir yemek takımı tasarladılar. 1739 dolaylarında, dünyaca bilinen en önemli deseni olan ‘soğan başı’ deseni ‘’Zwiebelmuster’’ ile mavi renkli bir sıraltı bezeme kullanılmaya başladılar ve bu desen çok popüler oldu. Bu yüzden de oldukça çok taklit edildi. 1740’tan sonra tek ya da buket halinde doğal bir tarzda tasvirlenmiş çiçekler içeren ve Alman çiçekleri (Deutsche Blumen) adıyla bilinen bir tasarım kullanılmaya başlandı.
1756 yılına kadar Avrupa porselenlerinin en gözdesi olan Meissen porseleni, Avrupa’da yapılan ilk başarılı sert hamurlu porselendi. Bu tarihten sonra Fransız Sèvres porselenleri üstünlüğü ele geçirdi. 1774-1815 yılları arasında Meissen porselenleri Fransız Sèvres porselenleriyle ortak çalışmaya başladı.
Meissen fabrikasında 1830’lu yıllarda, altın yaldız süsleme geliştirilir ve porselen ilk defa 1837’de parlak renklerle resmedilir. Heykeltıraş Erich Hösel, Meissen’de üretilen modellerin tasarımlarına belki de ilk ciddi değişimi gerçekleştirdi. Eski tasarımları eski malzemelerle yeniden tasarlayıp üretti.
1903-1905 yılları arasında da Henry Van de Velde ve Richard Riemerscmid adlı iki kardeş sofra takımları için yeni farklı projeler önerdiler ve en mükemmel süslemeleri içeren, yemek takımları, şamdanlar, heykelciklerden oluşan porselenleri Hentschel kardeşlerin başarısıdır. Otto Friedrich Theodor Grust, Philipp Lange, Hans Meid, Willi Münch-Khe, Karl Ludwig Achtenhagen, Otto Eduard Gottfried Voigt, Eugen Albert William Baring ve Julius Arthur Barth gibi isimler 19. yüzyıl döneminin ilk akla gelen sanatçılarıdır.
DOĞU ASYA’YA ÖZGÜ MOTİFLER:
Bu motiflerle yapılan süslemelerde, üç kutsal meyve olarak kabul edilen şeftali, nar ve turunçgiller motifleri kullanılmıştır. ‘Şeftali’ uzun ömrün, ‘nar’ bolluğun, ‘Turunçgiller’ ise Buda’yı sembolize etmektedir. Meissen’in soğan desenli porselenlerinde daha çok nar ve şeftali kullanılır üçüncüsüne pek rastlanmaz. 18. yüzyıl boyunca bu süsleme biçimi, mavi rengin yalınlığında “bleu ordinarie” kavramıyla tasarlanır.
‘ZWİEBELMUSTER’
Birçok sembolik anlam içeriyor olsa da, ‘Soğanbaşı’ deseni daire, sekizgen ve karenin baskın olduğu geometrik biçimlerle uygulanan bu motif, Doğu Asya ve Avrupa kültürü ile sanat tarihinin eski geleneklerine dayanıyor. ‘Daire’ sonsuzluğu, evreni ve ölümsüzlüğü simgelerken ‘kare’ ise dünyayı, insanoğlunun sınırlarının ve dünya yaşamının sembolüdür. Dört mevsimi, dünyayı oluşturan dört elementi (hava, su, toprak, ateş) ve doğu, batı, kuzey, güney olarak dört yönü anlatan 4 sayısını ifade ediyor. ‘Daire’ ve ‘kare’ arasında kalan ‘sekizgen’ ise cennet ile dünya arasındaki ruhsal geçişi sembolize eder.
HİNT MOTİFLERİ:
Meissen porselenlerinde kullanılan diğer bir desen grubu ise Hint motifleridir. Bu tasarımlarda göze çarpan son derece canlı renklerle boyanmış çiçek motifleri olmuştur. Ayrıca bu dönemde motiflerde sıra dışı hayvan figürleri de kullanılmıştır. Kullanılan tüm motifler, Doğu Asya ve Avrupa arasındaki, o döneme ait tarihi ve kültürel bağların izlerini taşımaktadır.
MEISSEN MARKASININ DAMGASI
‘MAVİ KILIÇLAR’
Meissen porselen fabrikası, markasına damga olarak çapraz ‘mavi kılıçlar’ı yani ünlü Saksonya kılıçlarını uygun görmüştür. Bugün dahi kullanılan bu damga en eski ve en tanınmış imzalardan biridir. Bu imza ilk kez 250 yıl önce kullanılmıştır. Avrupa’nın ilk ve en seçkin damgalarından biridir. Meissen’in bu ünlü imzası olan çapraz mavi kılıçlar damgası, 250 yıl boyunca tarihsel nedenlerden ötürü zaman zaman birtakım değişikliklere uğramıştır. Örneğin; Çin alfabesine benzeyen Meissen damgası Osmanlılar için üretilen parçalarda kullanılmıştır. Çünkü ilk yıllarda bazen sipariş verenlerin isteği doğrultusunda damgalar basılmaktaydı. Bunun bir başka örneği de Saksonya yöneticileri II. Augustus ve III. Augustus için kullanıların AR (Augustus Rex) damgasıdır.