İşimi aşkla yapıyorum
İşimi aşkla yapıyorum...
Mine Özmen, başarının sırrını, “Aşkla yapmak” diye açıklıyor ve ekliyor, “İtinayla ve titizlikle yapmak aynı zamanda. Gerçek reçeteler ve bu reçetelere sadık kalmak, anneanne ve babaanne tarifleri, tüm ekibimin Hışvahan’da aile gibi çalışması, enerjik ve güler yüzlü olmak.”
Mine Hanım hepimiz sizi çok iyi tanıyoruz ancak okuyucularımız için kısaca kendinizden bahseder misiniz?
13 Mart 1969 Gaziantep doğumluyum. 1800’lere dayanan bir Antepliyim. Kız Meslek Lisesinde okudum. Aynı zamanda da aşçıyım, Mutfak Sanatları mezunuyum. Bir erkek ve bir kız çocuğa sahibim. İkiz torunlarım var. 1998 yılında iki ortak arkadaşımla birlikte Trio adında bir organizasyon şirketi kurduk. 11 yıl boyunca Gaziantep’te düğün, nişan, açılış organizasyonları yaptım. Daha sonrasında çocuklarımın eğitimi için İstanbul’a gitmek durumunda kaldım. İstanbul’da aşçılık eğitimi almaya devam ettim. Stajımı Sırçacı14’te yaptım. Yemek yapmak benim için bir terapi gibi. Ben yardımsever ve insanlarla birlikte olmaktan çok keyif alan biriyim. Yaptığım lezzetleri herkese tattırmayı çok isterim.
Otel bölümünden bahseder misiniz bize? Çok büyüleyici bir dekorasyonu olduğunu söyleyebiliriz..
Otel odası olarak kullandığımız yerler eskiden de tüccarlarında konaklamalarını sağladıkları yerlerdi. 10 adet odamız bulunmaktadır. Odalarımızda kutnu kumaşı, sedefler, bakırlar kullanıyoruz. Tarihi atmosferi modernize ederek misafirlerimize sunuyoruz.
Hışvahan’ın dillere destan bir mutfağı var. Mutfağınızdan, menülerinizden, hassasiyetlerinizden bahseder misiniz?
Bu restoranı açarken isteğim anneannemin ve babaannemin yemeklerini yapmak ve insanlara bu lezzetleri tattırmaktı. Gaziantep’in yalnız kebaptan ibaret olmadığını, her mevsime göre yemekler olduğunu, meyvelerle etleri birleştirerek de yemekler yaptığımızı görmelerini istedim. Mutfağımızda yemeklere çok fazla yoğurt kullanıyoruz ve bu şekilde yemeğin lezzetine lezzet katıyoruz. Gaziantep’in mutfağında atık yoktur. Patlıcanın başından ezik aşı, içerisinden kızartma, dış kabuğundan ise kuru dolma yapıyoruz. Amacım unutulmuş yemekleri tekrar gün yüzüne çıkarmak. Çağla aşı, erik tavası, omaç…
Sizin gastronomiyle de yakından ilgili olduğunuzu hatta bu konuda çok da başarılı olduğunuzu biliyoruz. Bu hikâye Hışvahan’la mı başladı, yoksa öncesine
dayanan bir ilgi ve merakınız var mı?
Aileden gelen bir merak ve ilgi var aslında. Anneannem ve babaannem harika yemekler yapardı. Onların bu lezzetli yemeklerinden yapmak bana terapi gibi geliyor. Kendimi geliştirmek adına eğitimler alıyorum. Kızıma restoranı için menü hazırlayarak ve yemekler öğreterek destek sağlıyorum. Oğlumun yaşadığı İpek Hanım Konağında yemekler yapıp arkadaşlarımla bunları paylaşmayı çok seviyorum. Ve bana hep ‘annemin yemekleri gibi olmuş’ derler ve bu cümle beni çok duygulandırır.
Özellikle gastronomi, turizm gibi alanlarda iyi bir ekibin ne kadar önemli olduğunu ve sizin de çok iyi bir ekibiniz olduğunu biliyoruz. Bahseder misiniz?
Restoran ve otel bölümünde toplamda 70 kişilik bir ekibe sahibim. Yemekler çok zahmetli olduğu için uzun bir hazırlık süreci gerektiriyor. Sabah, öğlen ve akşam hizmet verdiğimiz için ise kalabalık bir ekibiz. Ekibimle beraber biz aile gibiyiz. Ve mutlu çalışıyoruz. Her sabah güne başladığımda ekibe şunu söylerim, ‘’Evet arkadaşlar sahneye çıkıyoruz. ’’Büyük bir titizlik ve özenle güne başlar ve devam ederiz.
Nedir Mine Özmen’in ve dolayısıyla Hışvahan’ın başarısının sırrı, olmazsa olmazları?
Aşkla yapmak… İtinayla ve titizlikle aynı zamanda. Gerçek reçeteler ve bu reçetelere sadık kalmak, anneanne ve babaanne tarifleri, tüm ekibimin Hışvahan da aile gibi çalışması, enerjik ve güler yüzlü olmak.
Özellikle şehir dışından ve yurt dışından misafirler ağırlıyorsunuz.
Gaziantep mutfağının ve misafirperverliğinin tanıtılması açısından da büyük önem taşıyor. Neler söylemek istersiniz?
Genel tüm konukları evde ağırlamışçasına ilgilenmek, yemek yedirmek ve tabi ki güler yüzle uğurlamak çok önemli.
“Bu restoranı açarken isteğim anneannemin ve babaannemin yemeklerini yapmak ve insanlara bu lezzetleri tattırmaktı. Gaziantep’in yalnız kebaptan ibaret olmadığını, her mevsime göre yemekler olduğunu, meyvelerle etleri birleştirerek de yemekler yaptığımızı görmelerini istedim. ”