Bir tarih özelse bırakın hep aynı anlamıyla özel kalsın…

Bir tarih özelse bırakın hep aynı anlamıyla özel kalsın…

Bu özel gün için fikir ve tavsiye bekliyorsunuz belki de ama benim bu sayıdaki yazımın konusu bu değil kesinlikle. Yazacağım şeyler bazılarınızı memnun etmeyebilir ama bazı uyarılar hayat kurtarır. Şimdi değilse bile dikkate alırsanız, ileride.

Bazılarımız bu özel günü daha da özel hale getirebilmek için o güne denk gelen organizasyonlar planlıyor öyle değil mi? Evlenme teklifi, nişan, nikah, düğün vs.

P L A N L A M A Y I N!

Lütfen bu hatayı yapmayın. Birine doğum gününde ya da sevgililer gününde evlenme teklifi yapmayın. Doğum gününüze ya da sevgililer gününe denk geliyorsa nikâh tarihi falan almayın.

Örneği daha da çoğaltabiliriz ama beni anladığınızı düşünerek söylemek isterim ki lütfen özel bir tarihi başka bir özel tarihle aynılaştırmayın. 

Peki, ama insanlar bunu çok sık yapıyor, bunun sakıncası ne?

Şöyle;

Birlikte çok mutluydunuz ve 14 Şubat tarihinde evlenerek bu mutluluğu anlamlı bir tarihle kayıt altına aldınız. Oldu ya işler istediğiniz gibi gitmedi. Hatta o kadar kötü bir hale geldi ki birbirinizden nefret eder halde, kavga gürültü ayrılmaya karar verdiniz. Sizce artık 14 Şubat hala sevgililer günü mü?  Ya da “evlendiğim güne lanet olsun” mu?

Aynı şey doğum gününüz için de geçerli… İyi ki doğdum mu? Doğduğum güne lanet olsun mu?

Bunlar olumsuz örnekler tabii hiçbirimiz hiçbir ilişkinin böyle sonlanmasını istemez. O nedenle 

vardır ”Allah bir yastıkta kocatsın”  temennimiz. O nedenle “Ömür boyu mutluluklar” dileriz sevdiklerimize. Ama işler yolunda gitmediğinde bile bazı tarihler hep güzel ve özel anılmalı bence…

Şimdi bazılarınız “İyi ama tek hediye ile kurtarıyoruz  bazı günleri, devir ekonomi devri” diyorsa bilsin ki;

Bazı tecrübelerin bedeli çok daha pahalı olur!

Ayrıca hediyeleşmek illa pahalı şeylerle olmaz. Pek çok insan sanılanın aksine pahalı hediyeler yerine daha ince düşünülmüş şeylerle mutlu olmayı biliyor, seviyor, tercih ediyor.

İçten yazılmış bir not, keyifle birlikte hazırlanıp yenilecek bir yemek, emekle yapılmış bir hediye…

Çiçekçiye “Kafana göre yaz bir şeyler” denilerek gönderilen kocaman aranjmandan da, mecburiyetten seçilmiş bir mekanda yemek yemekten de, duygusuzca alınmış pahalı bir hediyeden de daha kıymetlidir.

Öyle ki bir A4 kağıdına gerçek bir aşk sığmaz bazen, taşar bile… 

Demem o ki;

Bir tarih özelse bırakın hep aynı anlamıyla özel kalsın… 

Taçlandırayım derken kel bırakmanın alemi yok.

Sevgiyle..

 

Tags: